UŞAK GEZİMİZİ SİZLER İÇİN KALEME ALDIK

Ege Bölgesindeki 8 ilden biri. Belki de ismini çok fazla duymadığımız bir şehir. İçinden kenarından, yolundan
bilmem kaç defa geçtiğim şehir. Kıyı Egeyle İç Anadolu Bölgesini bağlayan, köprü vazifesi gören şehir Uşak.

Bir gün Uşak’tan geçerken, bu şehrinde bir tarihi, bir hikâyesi olmalı dedim. Her şehrin tarihi olduğu gibi Uşak
nasıl bir tarihe ev sahipliği yaptı dedim ve Google amcaya ilk sorduğum kelime Uşak oldu.

O kadar çok bilgiye rastladım ki satırlar arasında okudukça okudum kayboldum adeta. En ilgimi çeken yazı ise
parayı ilk kez kullanan Lidyalıların Uşak’ta ciddi bir hâkimiyet sürmeleri oldu. Ayrıca Ege bölgesini yakın doğuya
bağlayan tarihi kral yolunun uşaktan geçmesi oldu.

Dedim ki Uşak’ı gezmem lazım ve ilk gezi planını Uşak’a yapmaya başladım. Gezebilecek nereler var diye
araştırmaya başladım. O kadar çok gezilmesi gereken yerler tespit ettim ki 1 güne sığdırabilir miyim diye düşünürken
çoktan planı çıkartıp rotayı Uşak’a çevirmiştim bile.

Uşak’a gezmeye gideceğim dediğimde; Uşak mı ne işin var diyenler olmadı değil. Şimdi Uşak mı? Diyenlere ve Uşak’ı merak edenlere anlatmaya başlayayım ; )

1- Çataltepe Köprüsü (Çatal Köprüsü)

İlk durağımız Manisa il sınırlarıyla dip dibe olan Gediz çayı üzerine yapılan Çatal Köprüsü oldu. Köprüyle ilgili net
bilgiler geçmemekle birlikte, Selçuklular döneminde yapılığı tahmin edilmektedir. Fotoğraf severlerin sevebileceği
güzel kareler çekeceği bir köprüdür. Herhangi bir giriş ücreti olmayıp İzmir>Afyon şehirlerarası yolu üstündedir.

2- Taşyaran Vadisi

Çatal köprüde geçtikten hemen sonra Taşyaran Vadisi Tabiat Parkı tabelasını görüyoruz. Direksiyonumuzu çevirip
yaklaşık 2 km sonra vadinin bulunduğu yerde arabamızı bırakıp başlıyoruz aşağıya doğru dik vadiye yürümeye.
Poyraz’da olunca başta korkmadım değil. Vadiye inmek çokta zor olmadı hatta belli aralıklarla dinlenmek için banklar koymuşlar, çok hoşumuza gitti. Ve nihayet vadiye indik. Yeşilin her tonunu, akan suyun şırıltısını ve sanki bir dantel gibi ilmek ilmek işlenmiş kayaların şeklini görünce ruhumuz inanılmaz bir mutluluk ve huzurla doldu. Hatta bir termos çayımız olmalıymış, bu güzelliklerin tadını yudum yudum çıkarsaymışız dedik. Bir süre etrafı fotoğraflayıp videolarımızı çektikten sonra istemeye istemeye de olsa ayrılmamız gerekti ve yola devam etmeliydik. Herhangi bir giriş ücreti de
yok bilginiz olsun.

3- Blaundus Antik Kenti

Blaundus Uşak iline 30 km Sülümenli köyüne yakın bir yerde konuşlanmış. Yeni yeni keşfedilen ve hala kazı
çalışmalarının sürdüğü tarihi bir yerdir. Perslerin hâkimiyetine son veren Büyük İskender’in hâkimiyetinde olan ve
ölümünden sonra generallerine paylaştırıldığı bilinmektedir. Blaundus halkının, bölgede ‘Makedonyalı Blaunduslular’ yazan yazıta dayanılarak M.Ö 3 ve 4. Yüzyıllarda hüküm sürdüğü düşünülmektedir. Girişin ücretsiz olduğu bu bölge mevcut kazı çalışmaların açığa çıkaracağı yeni yapılarla ne kadar büyük bir antik kent olduğunu göstereceği aşikar. İngiltere’deki Stonehenge’de benzetilen Blaundus önümüzdeki yıllarda adından sıkça söz ettirecek bir yer olacak gibi
görünüyor

4- Ulubey Kanyonu / Cam Teras

Amerika’da Arizona eyaletindeki kanyondan sonra dünyanın ikinci büyük kanyonu olduğu ifade ediliyor.
Edindiğimiz bilgilere göre 45km uzunluğunda ve derinliği 170 mt’dir . 2015 Yılında kanyona Cam Teras yapılma fikri
atılmış ve yapılmıştır. Kurşun geçirmez özelliği bulunan kalınlığı 30mm ve 135 m2 cam alanda heyecan dolu bir deneyim yaşayabilirsiniz. Yükseklik korkusu olanlar birazcık zorluk çekebilir ; ) Giriş ücreti 4TL’dir. İsterseniz Kanyonun güzel manzarasına karşı civarda bulunan kafe restoranlarda keyifli dakikalar geçirebilir hediyelik eşya stantlarından benim gibi magnet hastasıysanız güzel hediyelikler bulabilirsiniz.

5- Clandras Köprüsü

Uşak ili Karahalli ilçesinde bulunan, Frigyalılar ve Lidyalılar tarafından su kemeri olarak yapıldığı düşünülmektedir.
Banaz çayı üzerine kurulmuş vadinin iki yamacı arasında su taşımak amacıyla kullanılmış günümüzde ise yaya geçişi
olarak kullanılmaktadır. Belediye tarafından mesire alanına çevrilen ve ülkenin ilk kurulan hidroelektrik santrallerinden birinin de bulunduğu bu ferah yere 5TL karşılığında giriş yapabilirsiniz.
Clandras köprüsünü gezdikten sonra rotamızı şehir merkezine çeviriyoruz. Karnımız iyicene acıktı Uşak’a gelip
de meşhur tarhanasından içmemek olur mu. Uşak’a has hafif acılı tarhanasını yudumladıktan sonra şehir merkezini
turlayıp müzelerini gezmeye başlıyoruz.

6- Atatürk evi ve Etnoğrafya Müzesi

Uşak’ın ileri gelen ailelerinden birisine ait olan yapı kurtuluş savaşında karargâh binası olarak kullanılmış. Yunan
başkomutanı Trikopolis’in kılıcını 3 Eylül 1922’de Mustafa Kemal Paşa burada teslim almış. Trikopolis her ne kadar esir olsa da Türk misafirperverliğine yakışacak şekilde ağırlanmış. 2 katlı olan ahşap binanın alt katında yöresel eserler ikinci katında ise Atatürk’ün o dönemde kaldığı odalarda kullandığı eşyalar sergilenmektedir. Giriş ücretsizdir.

7- Halı – Kilim Müzesi

Atatürk müzesinden çıktıktan sonra aynı sokakta bulunan yaklaşık 100 mt ileride Uşak’ın simgelerinden biri olan
tarihi halı, kilim müzesine geçtik. İçeride inanılmaz bir emek sarf edilmiş, yapımı uzun süren şahane eserleri gezdik.
Müze görevlisi Sefa Bey’le de halı ve kilimler hakkında hoş bir sohbet gerçekleştirdik. Belediye destekli olan müzeye
giriş ücretsizdir.

8- Uşak Burmalı Cami

Uşak Çarşısını gezdikten sonra merkezde bulunan tarihi Burmalı Camiyi fotoğraflamak için yola koyulduk. Cami
minaresi kırmızı tuğladan tek şerefeli olarak yapılmış. Minaresi yivli ve burgu şeklinde helozonik bir yapıda inşa edildiği için Burmalı Cami denilmiştir. Uşak’ta bir çok tarihi çeşme bulunmaktadır. Fazla vaktimiz olmadığından biz sadece Burmalı Cami önündeki çeşmeyi görebildik

9- Uşak Kent Tarihi Müzesi

Müzeye girerken güzel avluda tarihi görsellikte güzel şeyler karşıladı bizi. Mesela Uşak sokaklarını aydınlatılması
için ilk elektrik bu binada üretilmiş dönemde kullanılan jeneratör hala burada sergilenmekte. Uşak tarihi, coğrafi
özellikleri, doğal güzellikleri, tarhananın yapımı, halı-kilim dokuması, kök boyacılık ve yöreye has işleri, maketlerle
canlandırılmış olarak gidip yerinde ücretsiz bir şekilde görebilirsiniz.

10- Uşak Arkeoloji Müzesi

Merak ve heyecanla gezmeyi istediğimiz yerdi bizim için, neden derseniz; 1960 yılında Amerika’ya kaçırılan eserler,
Kültür Bakanlığının açmış olduğu davayla 1993 yılında ülkemize getirilen ‘Karun Hazineleri’ olarak adlandırılan Lidya hazineleri bölümü beni gerçekten etkilemişti. Detaylı anlatmak istemiyorum muhakkak gidip görmeniz lazım. Müze giriş ücreti 7 TL, Müzekart geçerlidir.

Uşak Gezimizle İlgili Video ve Fotoğrafları “PoyrazlaGeziyoruz” Youtube ve İnstagram hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.